27 'ler Klubü ve 2016, yada "2(0+1+6)"

Modern kültürde 27 ler klubü denen bir adlandırma vardır. 27 yaşında ölen ünlüleri tarifleyen bir gruplamadır. Kurt Cobain, Jim Morrison, Amy Winehouse, bizde ise Barış Akarsu bu listede yer alanlardan bazılarıdır.
Sanırım 2016 içinde benzer bir gruplama yapılacak. Çünki bu yıl içerisinde de çok değerli ve farkında olalım yada olmayalım hayatımıza bir şekilde dokunmuş insanları malesef kaybettik .
Başlangıç başka bir dünyanın insanı gibi olan David Bowie ile geldi. 1.5 yıldır devam eden kanserle mücadelesine yılbaşı kutlamalarını bozmamak istercesine yeni yılın başında yenildi. Derken o herkesin bildiği Wonderful Life şarkısını söyleyen Black ( gerçek adı Colin Vearncombe) ile devam etti. Kendisini dinlemeyi çok severim. Everything's Coming Up Roses, Sweetest Smile ve I Can Laugh About it Now en sık dinlediklerimdir.
Ama 2016 durmaya niyetli değildi. Gülün Adı, Foucault Sarkacı yanında bir çok güzel roman ve eseri olan Umberto Eco , Türk sinema tarihçisi ve Istanbul Kanatlarımın Altında filminin Antonio Ağası Giovanni Scognamillo ( İstanbul doğumlu levantendir), önce yakışıklı jön, sonra ise gülüşü ile değil hayattaki duruşu ile anılan Tarık Akan, ilk Die Hard filminin ve Harry Potter ın kötü kahramanı Alan Rickman, Nothing Compares to You gibi bir pop ağıdının bestecisi Prince, bir dönem dünyada kendilerini ezilmiş ve öteki olarak hissedenlerin kahramanı Muhammed Ali, Türkiye'nin her kesimi tarafından sevilen ilk burjuvası Mustafa Koç, Türk siyasi hayatının renkli kişiliği Kamer Genç, futboldaki bir kaç efsaneden biri olan ve total futbolun mimarı Johan Cruyff, Bir Vurgun Bu Sevda şarkısı ve Muhsin Bey film müzikleri gibi bir çok eserin bestecisi Atilla Özdemiroğlu, 90'lı yıllardaki hengameden sonra Marmaris'te kısmen sakin bir hayatı seçen Asım Can Gündüz, bilge gazeteci Hakkı Devrim, edebiyat çınarı Vedat Türkali, Bağdat'ta doğmuş, uluslararası seviyede mimar olmuş ve Pritzker Mimarlık ödülünü alan ilk kadın olan Zaha Hadid, dini hurafelerden temizlemeye çalışan ve insanları gerçek dine yakınlaştıran Yaşar Nuri Öztürk, Berlin panteri Turgay Şeren, tarihçilerin kutbu ve belleği ülkenin Osmanlı tarihi kütüphanesini andıran Halil İnancık.
Hepsi bu yıl aramızdan ayrıldılar.
Gidenlere değer veriyorsak bize bıraktıklarını hatırlamak ve bir şekilde yaşatmak lazım. Bu nasıl sağlanır? Elbette herkese göre değişir ama anmanın bir şekli de kişiden ilham alınarak üretilen yeni bir şeydir. Yeni bir müzik parçası, yazabildiğiniz kadar yazı yada çizeceğiniz bir resimde ayrılanlardan bir rengin bulunması.
Dirensek de günler, aylar, yıllar geçer. Ama umarım 2016 için bu kadarı yetmiştir.

Not: Bu yazı 2016 ekim ayında yazıldı. Devamında ki günlerde ise bu kadarının 2016 ya yetmediği anlaşıldı.

Resim: Black


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kokular

Fatih Sultan Mehmet- Mehmet'in Hikayesi Devam- 2. Bölüm (2. Yazı)

Fatih Sultan Mehmet - Fatih'in Hikayesi 1. Bölüm ( 3. Yazı)