Gökyüzü Maceramız - Yeşilköy'den Golan Tepelerine ( 1. Bölüm)

Her erkek çocuğu küçüklüğünde pilot olmayı hayal etmiştir, kızlar ise bir pilota karşı ne düşünüyorlardı, hatırlamak için benim yaşımda olanlar Top Gun'da ki Tom Cruise ile ilgili hislerine dönebilirler:)

Ülke tarihine baktığımızda ise ilk gökyüzü serüveninin Hezarfen ile başladığı sanılır. Ama aslında O'ndan önce Oflu Hasan' ın 15 yüzyılda uçma denemeleri yaptığı rivayet edilir. Bizde bu tür işler gözardı edilemez, hemen ödüllendirilir. Onun ödülü de şeytan işleri ile uğraşmaktan ölüm olur!

Hezarfen ( yani bin çeşit fen sahibi) ise İstanbul Kanatlarımın Altında filminde çok güzel anlatıldığı gibi kendi yaptığı ve taktığı kanatları ile 1632 yılında Galata Kulesinden atlayarak ve 3 bin metreden fazla uçarak karşıda Üsküdar a inmiştir. O'nun ödülü biraz daha yumuşak olur, Cezayir e sürülür ve orada ölür.

Böyle cezaların etkisi ile mi yada sonrasında çıkan savaşlardan milletin kafasını yeryüzünden gökyüzüne kaldıramamasından mıdır bilinmez yaklaşık 3 asır boyunca bir daha kimse böyle maceralara girmez.

Takii 1914 yılında yurt dışında eğitim alan pilotlarımıza kadar.

Henüz yılın başı ve dünyayı cehenneme çevirecek savaş çıkmamıştır. Enver Paşa eğitimlerini tamamlayan pilotları ülkenin adını duyuracak ve halkı gururlandıracak bir gösteride kullanma peşindedir. Hedef daha önce Avrupalı pilotlarca Avrupa şehirlerinden yapılmış olan Kahire seferini bu sefer İstanbul'dan yapmaktır.

Yeşilköy' den 2 uçak olarak yola çıkan ekibin ilkinde Fethi bey ve Sadık bey vardır. 2. Ekipte ise Nuri bey ve İsmail Hakkı bey. O dönem tabiki direkt uçuş gibi bir teknoloji olmadığı için 8 şubatta kalkan uçaklar, Eskişehir, Afyon, Konya, Tarsus gibi öncesinden belirlenen yerlerde durarak ve ikmal yaparak ilerler. Fethi Beyin kumandasındaki uçak son olarak Şam dan havalandıktan sonra Kudüs e varamadan Golan Tepeleri civarında 27 şubat 1914 tarihinde düşer. Uçakta bulunan Fethi bey ve Sadık bey de ilk hava şehitlerimiz olur. Malesef 2. Ekipte Yafa dan havalandıktan sonra kaza yapar. Nuri bey öĺür ancak İsmail Hakkı bey kurtulur. Havacılığımızdaki Kahire macerası ise daha sonra oluşturulan 3. bir ekip tarafından tamamlanır.

Nedense bu kazayı ve çöldeki uçuşu hayal ettiğimde aklıma hep İngiliz Hasta'daki sahneler geliyor.
Fethi bey, daha once yapmış olduğu gösteri uçuşları ve bugüne kadar da yansıyan karizmasi nedeni ile halk tarafından da çok sevilir ve unutulmaz. Cenazesi Şam a getirilir ve binlerce kişinin katılımı ile oraya defnedilir.

Şu an İzmir'de Alsancak ta onun adını taşıyan bir cadde vardır ( Şehit Fethi Bey Caddesi.) Ayrıca 1934 yılında Atatürk ün de önerisi ile o dönem Muğla' nın bir kasabası, şimdi ise yerli ve yabancı turistin gözdesi olan Megri kasabasının adı, onun anısına " Fethi'ye " olarak değiştirilir.

Sonrasında ise bir kişi bu kazadan çok etkilenir ve pilot olmaya karar verir. Bunun kim olduğu ve havacılığımıza katkıları sonraki yazıda.

Aşağıdaki resim Fethi bey ile beraber ilk uçan Türk kadını olan Belkıs Şevki Hanıma aittir.

..........................................................................................

Not: Vecihi Hürkuş'un hikayesini içeren 2. bölüme aşağıdaki linkten ulaşabirsiniz

http://merakliyazilar.blogspot.com/2017/08/gokyuzu-maceramz-2-vecihi-hurkusun.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Koku Alma Duyumuz ve Kokular

Fatih Sultan Mehmet- Mehmet'in Hikayesi Devam (2. Yazı)

Fatih Sultan Mehmet - Fatih'in Hikayesi ( 3. Yazı)