Colosseum ve Süleyman Tapınağı


Roma'yı ilk kez ziyaret ettiğimde rehberim bir italyan arkadaştı. Şehri gezerken Colosseum'a gelmiş ve görkeminden etkilenmiştim. Ama bu heybetli yapının bile zamanın ve doğanın tahrip gücüne dayanamadığını ve bazı yerlerinin yıkıldığını düşünürken arkadaşım,

''Bu yıkıntıların sebebi doğal nedenler değil, daha sonraki yıllarda burada yer alan taşlar başka binalar ve özellikle dini yapılar kurmak için kullanılmış '' dedi.

Henüz o yıllarda tarihi mekanların bu tarz yıkımlara maruz kalması hakkında fazla bilgim olmadığı için ''böyle birşey nasıl yapılır'' diye düşünmüştüm. Daha sonra Colosseum'un hikayesini öğrendiğimde aslında bu yapının da benzer bir yanının olduğunu anladım. Nasıl kısmını merak edenler ile tarihte biraz geriye gidelim.

Hikaye çok eskiye, M.S. 66 yılı Roma İmparatorluğu'nda Neron'un hüküm sürdüğü yıllara gidiyor. Ve hikayemizde Neron ile beraber 3 karakter daha var. Aslında başarılı bir asker olan ama politik nedenler ile gözden düşmüş olan Romalı Vespasian, onun yine kendisi gibi asker olan oğlu Titus ve Yahudi halkından bilgin, kahin, rahip karışımı bir karakter, Josephus.

O tarihlerde, Yahudiye olarak bilinen şimdiki İsrail-Filistin bölgesi Roma İmparatorluğu hakimiyetinde idi. Neron'un savurgan harcamaları bütçede açık veriyor ve eyaletlere de ilave vergi yükleri geliyordu. Bu sefer Yahudiye bölgesine de epeyce yüksek bir vergi yüklenmişti. Yöredeki vali de, o dönem halen ayakta olan Süleyman Tapınağının hazinelerine el koyarak bunu tahsil etmek için harekete geçti.

Yöre, zaten daha öncesinde de huzursuzluk içerisindedir. Bu son olay ise bardağı taşıran son damla olur. İsyan başlar. Duruma müdahaleye gelen Roma askeri birliği püskürtülür. Daha sonra 30 bin kişilik başka bir ordu gönderilir. O da, o döneme kadar Roma'nın tek kavim gücü karşısında almadığı kadar büyük ve utanç verici bir yenilgi alır. Aslında Yahudi halkı içerisinde barışı korumak ve orta yolu bulmak konusunda istekli olanlar vardır ama bu son yenilgi Roma açısından durumu artık yeniden barışı konuşmayı imkansız kılmıştır. Bu noktadan sonra yapılacak bir barış ve verilecek olası tavizler, imparatorluğun geri kalanında da isyanları teşvik edecek ve Roma'nın yönetsel gücünü sarsacaktır.

O dönem Roma İmparatoru olan Neron büyüyen Yahudi ayaklanmasını bastırmak için yeni birini görevlendirecektir. Vespasian, aslında iyi bir asker olmasına rağmen gözden düşmüş ve bugünkü Yunanistan bölgesine sürgüne gönderilmiştir. Olası başarı sonrasında başına dert olmayacak birini seçmek isteyen Neron, soylu bir aileden gelmeyen ve isyanın başladığı noktaya en hızlı şekilde ulaşabilecek konumda ki Vespasian'ın bu görev için ideal kişi olduğunu düşünür.  Vespasian da görev için güveneceği adamları ve en başta da kendi gibi asker olan oğlu Titus'u yanına alır ve isyanın olduğu bölgeye ilerler. 

Yahudiler de gelen yeni Roma ordusuna karşı hazırlanmaları gerektiğini bilirler. Her bölgede isyanın liderleri seçilir. Gelen orduyu ilk karşılayacak bölge olan Galile bölgesinin liderliğine de Josephus adında hem din adamı hem de bilgin denilecek ve aynı zamanda da bu savaşta kehanetleri ile ön plana çıkacak birisi atanır. Aslında kendisi Romalılar ile uzlaşı isteyen gruptadır ama şimdi o bölgenin savunma komutanlığına getirilmiş ve uzlaşı konusu en azından bir süre için geride kalmıştır.

Roma açısından başta pek önemsenmeyen isyan 4 yıl sürer ve bu süre içerisinde de bir çok garip olay yaşanır. Bunlardan belki en ilginci ise Josephus'un savunduğu kale kuşatmasında olanlardır.

Roma ordusu var gücü ile kaleyi almaya çalışır ama kent direnir. Sonunda bir gece kente girmeyi başaran öncü askerler gözcüleri öldürür ve şehir Roma ordusunun eline geçer. Josephus ise 40 arkadaşı ile beraber bir çukurun içine saklanır. Aslında söylediğine göre onun daha önce gördüğü rüyaya göre kent 48. günde Roma'nın eline geçecektir ve tam da kehanetindeki günde kent düşmüştür. Şimdi arkadaşları ile bir çukurda saklanmışken yeniden kendince orta yol bularak onlara teslim olmayı önerir.

Ama ölümü göze almış olan yanındakiler buna karşı çıkar, teslim olmaktansa intiharı seçeceklerini, görüşünde ısrar ederse de onu öldüreceklerini söylerler. Diğerlerini ikna edemeyeceğini anlayan Josephus ortaya bir öneri koyar. Aslında dinen de günah olan intihar yerine kısa çöpü çekenden başlayarak 4 kişi atlanacak ve sıradaki kişi öldürülecektir. Kural işletilmeye başlanır ama ilginç olan ölüm sırası Josephus'a hiç gelmemekte, sayım yapılırken her defasında sıra onu atlamaktadır. Bunu bilerek mi böyle bir kuralı önermiş olduğu sonradan da tartışılır. Derken son kalan 2 kişi arasında yer alınca diğer arkadaşını bir şekilde ikna eder ve teslim olurlar. 

Normal koşullarda bu teslimiyetin ölümden kurtuluş için bir şey ifade etmemesi gerekir. Ama Josephus da öyle olmaz. Roma askerlerinin komutanı olan Vespasian ile özel görüşme yapmak istediğini söyler. Aslında yine ihtimali düşük olan bu görüşmeyi bir şekilde Vespasian ve oğlu Titus ile yapmayı başarır.

Onlara Tanrının bir elçisi olduğunu, Neron'un imparatorluğunun kısa zamanda sona ereceğini, yeni imparatorların Ise önünde duran Vespasian ve oğlu olacağını söyler. Daha önce kuşatılan kentin 48. günde düşeceğini de bildiğini söyleyerek bu yeni kehanetinin inandırıcılığını artırmaya çalışır. Söyledikleri o an için dinleyenlere belki hayal olarak gelse bile hoşlarına gitmiş olacak ki Josephus'un tutukluluğu devam eder ancak canı bağışlanır. 

Ama isyan diğer yerlerde devam ediyordur ve tarihler henüz M.S. 68 dir. Bu sırada kehaneti doğrularcasına Neron ölür. Sonrasında yerine başkaları geçse de tam bir otorite sağlanamaz ve seçilen kişiler değişik nedenler ile tahta kalmayı başaramazlar.

Yeni imparatorun mutlaka belirlenmesi gerekir ve bu sırada ordusu Vespasian'ı imparator ilan eder. Bunu başka eyaletlerde yer alan orduların da desteği izler. Eline tarihi bir fırsat geçtiğini anlayan ve belki de bu noktadan sonra kehanete gerçekten inanan  Vespasian,  komutayı oğluna bırakarak Roma'ya gider ve imparatorluğunu ilan eder. Oğlu da işi kaldığı yerden devam ettirir. Titus sonrasında  asıl kent Kudüs' ü kuşatır ve ele geçirir. 

Buraya kadar yazılanların Colosseum ile ne ilgisi vardır ki?

Titus M.S. 70 yılında Kudüs'ü  ele geçirince Süleyman Tapınağını sadece bir duvarı kalacak şekilde yıkar. Bugün o kalan duvar ''Ağlama Duvarı'' olarak bilinir ve Süleyman Tapınağından kalan son kalıntı  ibadet yeridir. 

Titus, Kudüs ve Süleyman Tapınağı içerisinde yer alan tüm hazineyi alır ve Roma'ya götürür. İşte bugün bildiğimiz Colosseum aslında yıkılan Süleyman Tapınağının hazineleri ile yapılmıştır. Bir yerde dini bir tapınak yıkılırken buranın ganimetleri ile Roma'nın eğlence tapınağı yükselmiştir. Yapıldığı yer de aslında Neron'un, içerisinde göl dahi olan evinin bulunduğu arazidir. Colosseum adı da aslında dev heykel anlamında ki colossus'tan gelmekte olup, bahsi geçen heykel de Neron'a aittir. Bu heykel ise günümüze kalmamıştır. 

Hikayede geçen Josephus'a gelince...

Kendisi Roma'ya getirilir ve hatta Roma vatandaşlığı verilir. Daha da rahat bir hayat sürmesi için emekli aylığının yanında Vespasian ona, Roma'daki imparator olmadan önceki kendi evini tahsis eder. 

İşte dünyanın bildiği iki eserden birinin yıkılış, diğerinin yapılış hikayesi ile, sonunda imparatorluk tahtına oturan  gözden düşmüş bir asker ve yine kendisi gibi imparator olacak oğlunun, bir çukurda kendi halkı tarafından öldürülmenin eşiğine gelmişken, sonrasında Roma'da refah içinde bir hayata erişen kahinin hikayesi böyledir.



Yorumlar

  1. Yazıların çok güzel. Kitap ne zaman geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. Daha fazla yazıya ihtiyaç var sanırım:)

      Sil
  2. Titus, Süleyman Tapınağını yağmaladıysa, Ahit sandığını da Roma'ya götürmüş olma ihtimali yüksek..Roma'ya yani Vatikan'a..ilginç...okuması keyifli bir yazıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O dönemde henüz Vatikan yani Papalık kurumu tesis edilmediği için tam olarak ne olmuştur çok bir yorumda bulunamıyorum açıkçası. Değerlendirmeleriniz için çok teşekkürler :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kokular

Fatih Sultan Mehmet- Mehmet'in Hikayesi Devam- 2. Bölüm (2. Yazı)

Fatih Sultan Mehmet - Fatih'in Hikayesi 1. Bölüm ( 3. Yazı)