1980 Eurovizyon Şarkı Yarışması ve Kayıp Bir Şarkının Hikayesi

Eurovizyon şarkı yarışmaları bir dönem ülkenin gündemini hayli meşgul ederdi. Türkiye'deki elemeler ile başlayan heyecan özellikle 80'li yıllarda yarışma gecesinin finalinde, Avrupalıların bizi kendilerinden görmedikleri, hakkımız olan puanları vermedikleri, bu nedenle de yarışma derecelerinde istenilen yerde bulunamadığımız sözlerinin yer aldığı milli bir hayal kırıklığı ile sona ererdi.

Benim de bu yarışmaya dair hatırladığım ilk anı 1980 yılında yapılan Türkiye seçmelerine ilişkin. O yılki seçim için Ajda Pekkan'ın 3 şarkıyı seslendirdiğini, dinlediklerim arasında en beğendiğim şarkı yerine bir başka şarkının temsil için belirlendiğini hatırlıyorum. Sonraki dönemlerde yine tek şarkıcının belirlenerek yarışmaya gidildiği ve bu şekilde birincilik de kazandığımız yarışmalar olsa da, bir sanatçının parçalar seslendirerek aralarında seçim yapıldığı başka bir seneyi hatırlamıyorum. Bir gün Ajda'nın söylediği, benim de beğendiğim ama yarışma sonrasında bir daha hiç ortaya çıkmayan şarkının peşine düşüp ne olduğunu öğrenmeye çalışınca, aslında o yılki yarışma ve sonrasında olanların garip serüveni ile karşılaştım. Şarkıyı ve o günleri merak edenler ile devam edelim.

Türkiye, Eurovizyon şarkı yarışmasına ilk olarak 1975 yılında katılır. O yıl ki yarışmada 19 ülke arasında sonuncu olan Türkiye 1976 ve 1977 yıllarındaki organizasyona muhtemelen bu hayal kırıklığının etkisi ile katılmaz. 1978 yılında yeniden bir deneme yapılır ama bu kez de 20 ülke arasından 18. olur. Ancak bu seferki sonuç Türkiye'yi bir sonraki yarışmaya katılma hedefinden vazgeçirmez. 1979 yılı için TRT şarkıyı ve temsilcilerini seçer. Yarışmayı o yıl, bir öncekini kazanan İsrail düzenleyecektir. Nerede ise kuruluşundan itibaren savaşların ve uluslararası meşruiyet çabalarının içerisinde olan İsrail, bu konuda eline geçen fırsatı bir adım daha ileri götürerek yarışmanın o dönemki başkentleri olan Tel Aviv yerine Kudüs'te düzenleneceğini açıklar. Müslüman devletler ile arasında tartışmalı Kudüs kentinde düzenlenen bir organizasyon nedeni ile sorun çıkmasını istemeyen Türkiye, yarışmaya 10 gün kala katılımdan vazgeçtiğini açıklar. Yarışma düzenlenir ve işin garip yanı 1979 yılında ki bu yarışmayı da yine İsrail kazanır. Bu nedenle Türkiye açısından 1980 yılının yarışmasına katılım konusu da zora girer. Ancak ilerleyen aylarda İsrail yarışmaya yeniden evsahipliği yapmak istemediğini açıklar. Ayrupa Yayın Birliği de gönüllü ülkeler arasında yarışmanın düzenlenmesi konusunda Hollanda'ya karar verince Türkiye açısından ilk engel kalkmış olur.

O zamanlar artık bir milli mesele haline gelmiş olan Eurovizyon Şarkı Yarışması için TRT bu sefer işi sıkı tutmak niyetindedir ve bunun için de farklı bir yol denemeye karar verir. Bu amaçla geçmiş yıllarda uygulanan eserlerin ortaya çıkarak yarışmasından vazgeçilerek, 3 ayrı jüri komitesinden oluşacak grupların, besteciyi, şarkıcıyı ve en sonunda da şarkıyı seçecekleri bir format oluşturur. 

İlk jüri komitesi öncelikle şarkıcıyı belirlemek üzere harekete geçer. Bu konuda Barış Manço, Seyyal Taner, Zerrin Özer, Nükhet Duru gibi isteklilerin yanında, Sezen Aksu, Özdemir Erdoğan gibi mesafe ile yaklaşanlar da vardır. İstekli olmayanlardan bir diğeri de Ajda Pekkan'dır. Kendisini gerek yurt içinde gerekse yurtdışında verdiği konserler ve katıldığı uluslararası organizasyonlar ile kanıtlamış, son olarak Enrico Macias ile Paris'te ki performansları ile hayran kitlesini büyütmüş olan ve Türkiye de artık Hürriyet Gazetesinin o dönemki patronu Erol Simavi'nin taktığı isimle ''Süperstar'' olarak anılan Ajda Pekkan için Eurovizyon şarkı yarışması sportif bir faaliyettir ve aslında sözel olarak itiraf etmese de kendisi açısından da alınmaya gerek olmayacak bir risktir.

Kendisi istekli olmasa da şarkıcıyı belirlemek için oluşturulan 24 kişilik jüri 18 oy ile Ajda Pekkan'nın bu temsili yapmasına karar verir. Diğer adaylardan Modern Folk Üçlüsü adına uygun şekilde 3 oy, Nükhet Duru 2 oy, Tanju Okan ise 1 oy alır.

Kararın bildirimi için Ajda'nın menajerine gidildiğinde ise bir sürpriz yaşanacak ve Ajda, menajeri aracılığı ile bu görevi kabul edemeyeceğini iletecektir. O'na göre henüz katılacağı şarkı bile belli olmadan böyle bir şeye evet demesi uygun değildir. Ayrıca Eurovizyona amatör sanatçıların katıldığını, kendisinin ise profesyonel olması nedeni ile bu organizasyona uygun olmadığını ifade eder. Ancak Ajda ne derse desin yapılan baskılara direnemeyecek ve evet demek durumunda kalacaktır. TRT ile sözleşme imzalanması sonrasında O'nun dışında herkes memnundur. O ise kendisi adına büyük bir risk aldığının farkındadır. Görüşlerinde haklı çıktığını da zaman gösterecektir. 

Devam eden dönemde sıra şarkıların ısmarlanacağı bestecilerin seçimine gelir. Bu konu ile görevlendirilen kurul beste için 5 asil, 5 de yedek isim belirler. Asil listede Atilla Özdemiroğlu, Melih Kibar, Turhan Yükseler, Şerif Yüzbaşıoğlu ve besteleyeceği şarkı benim de favorim olan Cenk Taşkan vardır. İsimleri yedek listede yer alan diğer besteciler ise doğal olarak yöntemi eleştirerek, kendilerinin onur kırıcı bir duruma sokulduklarını belirteceklerdir.

Bu ilk aşamadan sonra bestelerin artık ortaya çıkması beklenir ve bunun için sanatçılara süre verilir. Bu esnada Ajda yapılacak şarkılar konusunda beklentisini ortaya koyar. Kendisinin tarzını ve ses rengini herkesin bildiğini, Eurovizyon'da ritmik parçaların geçerli olduğunu, bu nedenle hızlı ve bol vokalli parçalar beklediğini belirtir. 

Besteciler şarkıları için söz yazarlarını belirlemekte serbest olsa da Ajda Pekkan sözler konusunda yıllardır beraber çalıştığı ve ''I'll will survive'' dan ''Bambaşka Biri'' gibi bir şarkı yaratarak o yıl büyük ses getiren Fikret Şeneş'e güvenmektedir. Gönlünde bestecilerin O'nunla çalışması vardır. Ancak besteciler genelde kendilerinin uygun gördüğü bir söz yazarı ile çalışacak hatta o yıl kazanan şarkının sözleri ufak çaplı bir krize neden olacaktır. 

Çalışmalar devam ederken Ajda bütün olan biteni yakından takip etmeye çalışır ancak her yere kendisinin yetişmesi gerekmesi nedeni ile TRT'nin bu süreçte O'nu yalnız bıraktığını düşünür.

Derken ocak ayı gelir ve tamamlanan parçalar TRT'ye teslim edilir. Şarkıların ilk kayıtlarında Ajda yer almaz ve her bestecinin kendisinin belirlediği bir sanatçı ile bu kayıtlar yapılır. Böylece seçmelerin ikinci safhasına geçilecek ve bu 5 şarkı - artık her neden bu şekilde kurgulandı ise- Beste Ismarlama ve Eleme Jürisi tarafından 3'e indirilecektir. 

Seçimler yapılır ve ilk 3 şarkı belirlenir. Bu eserler ise  Şerif Yüzbaşıoğlu'nun bestesi ve Adnan Yumuk sözleri olan ''Olsam'', Atilla Özdemiroğlu bestesi ve Şanar Yurdatapan sözleri olan ''Pet'r Oil'', Cenk Taşkan bestesi ve Fikret Şeneş sözleri olan ''Bir Dünya Ver Bana'' şarkıları olur. Ajda, belirlenen şarkılar içerisinde -ismi de orijinalinde garip bir şekilde yazılmş olan- Pet'r Oil'ün  sözlerini sivri bulduğunu, gönlünün diğer 2 şarkıdan yana olduğunu hissettirse de ilerleyen zamanda profesyonel bir görüntü vermeye çalışarak 3 şarkının da nefis olduğunu belirtir. Ancak hislerinin geçici olmadığı Türkiye elemeleri sonuçlanınca görülecektir.

Aslında besteler ortaya çıktığı zaman Ajda, hangi şarkının daha fazla şansının olduğu konusunda görüş almak için Amerika'da Berklee College'da müzik eğitimi almış ve Atlantic Records'un ortaklarından olan, Diana Ross, Barbara Streisand gibi ünlüler ile çalışmış Arif Mardin'e parçaları gönderir. Şarkıları yorumlayan Mardin, içlerinden ''Bir Dünya Ver Bana'' parçası ile başarılı olunabileceğini söyleyince bu yorumu şarkıların eleme gecesi öncesinde TRT çekimlerinin yapıldığı gün bestecisi Cenk Taşkan ve düzenlemeyi yapan Onno Tunç ile paylaşır. 1978 yılında Nükhet Duru'nun söylediği ve daha sonra klasikleşen ''Anılar'' şarkısı, 1979 yılında ''Yaşa Sen de'' isimli şarkı ile Eurovizyon Elemelerine katılan ve yine Nükhet Duru'nun söylediği ''Beni Benimle Bırak'' şarkısının bestecisi olarak ün yapmış olan Cenk Taşkan, bu kez hedefine ulaşacağını düşünerek o gün eve sevinç içerisinde döndüğünü söyleyecektir.

24 Şubat Pazar günü TRT İstanbul Stüdyolarında canlı yayın ile Türkiye'yi temsil edecek şarkının seçimi yapılır. Yarışma için hazırlanan şartnamede 22 kişilik jurinin oylama sonuçlarına göre kazananın nasıl tespit edileceği belirlenmiştir ve ilk turda bir eserin kazanması için 15 oy alması gerekir. Ajda'nın daha önce 3 şarkı için çekilmiş performanslarını izleyen jürinin oylama sonucunda ''Pet'r Oil'' 11, ''Olsam'' şarkısı ise 9 oy alır. Cenk Taşkan bestesi ve kişisel favorim ''Bir Dünya Ver Bana'' şarkısı ise sadece 2 oy alarak ilk turdan sonra elenmiştir. Yapılan ikinci tur oylamada 12 oy alan ''Pet'r Oil'' yarışmayı kazanır. Ancak sürecin ve seçimin gariplikleri oylama sonuçlarını okuyan jüri temsilcisinin telaffuzundan da bellidir. Sözcü kazanan  şarkıyı türkçe karakter ile yazacak olur ise hep ''Pitır Oyl'' olarak iki kelime halinde telaffuz eder. Herşeyin başında zaten kafaların karışıklığı burada belli olur. 

Olan olmuş ve Ajda Pekkan ile Arif Mardin'in ve ekranda yarışmayı izleyen küçük bir çocuğun favorisi olan parça elenmiş, yerine daha sonra müzik eleştirmenlerinin arabesk motifler taşıdığını ve Ajda'ya da uygun bir çalışma olmadığını düşündükleri başka bir şarkı seçilmiştir. Yaşanan huzursuzluk yarışma sonunda ödüller dağıtılırken de sonlanmamış, ödül için sahneye çağrılan ve eserin söz yazarı olan Şanar Yurdatapan sahneye geldiğinde, TRT Genel Müdürü'nün daha önce şarkının sözlerini değiştirmesi konusunda baskı yaptığını ancak Atilla Özdemioğlu sayesinde buna direndiğini, bu nedenle şimdi bu ödülü almayı red ettiğini söyler. Yapılan canlı yayında kimse buna o anda tepki gösteremez ve Şanar Yurdatapan bu şekilde sahneyi terk eder. 

Tüm bunlar gerek yarışma açısından gerekse Ajda'nın beklentileri açısından talihsiz bir başlangıç olacaktır. Ancak yapılacak birşey yoktur. Nisan ayı içerisinde düzenlenecek yarışmaya 2 aydan az bir zaman kalmıştır ve Ajda en iyi şekilde hazırlanarak güzel bir sonuç alma hedefindedir. Bunun içinde şarkının yeniden düzenlenmesi amacı ile Avrupa'ya gidilir ve genel hava olmasa da şarkıda bazı bölümler değiştirilir. Şarkıya İstanbul manzaraları olan ve bir bölümü de Topkapı Sarayı çatısında çekilen bir klip hazırlanır. Bu klibin en akılda kalan ve tartışmalara yol açan bölümü, Mercedes marka bir aracın benzini bitmiş olması nedeni ile atlar tarafından çekilmek durumunda kaldığı son sahnedir. Şarkıya bu şekilde -aslında tepki çeken- espriler katılmaya çalışılırken bir taraftan da İngilizce ve Fransızca sözler ile de şarkı yeniden kaydedilir. Yapılan bu yoğun çalışmalar sonucunda aslen arabesk esintiler taşıdığı iddiası olan bu esere Ajda'nın da güveni gelmeye başlar. Yarışmayı kazanmak söz konusu olmasa bile ilk 5'e girmenin nerede ise kesin olduğu yorumlarını yapar.  

Derken yarışma günü olan 19 nisan gelir. Türkiye sahneye 2. sırada çıkacaktır. Yarışma formatında o yıl bir değişiklik daha yapılarak her ülkenin kendi şarkısını yine kendisinin sunması istenir. Bunun için de Lahey'e radyodan yarışmayı anlatmak için giden ve şarkı sunumu için kıyafet dahil hiç bir hazırlığı olmayan TRT görevlisi seçilir. O da şarkımızın takdimini bu hazırlıksız durum nedeni ile olacak ''Zamanında Hollanya'ya laleyi getiren Türkler, şimdi de petrol aşkını getiriyor'' gibi garip bir sunuş yapar. Bir diğer aksaklıkta büyük orkestranın provalar esnasında da göze çarpan şekilde şarkıyı çalarken yaşadığı sıkıntı olur. Yapılacak canlı performansı Atilla Özdemiroğlu yönetse de çıkan melodi, parçanın o ritmik havasını vermekten uzaktır. Tüm bu gerilimler Ajda'ya da yansımış olacak ki sahnedeki performansı Türkiye'de ki seçmelerin bile gerisindedir. Saçları o dönem aslında kısa olan Ajda,  konsepte daha uygun olacağı genel kanısı ile performansını saçında peruk ile yapar. Tüm bunların etkisinden midir bilinmez ama sahnede nerede ise hiç kıpırdamaz ve şarkının ritmini ortaya çıkaracak kıvrak hareketlerini bu kez  gösteremez. 

Tüm ülkeler performanslarını tamamlayıp şarkılar dinlendikten sonra artık heyecanlı bekleyiş başlar.  Yarışmayı ilerleyen yıllarda bir kez daha kazanacak olan ve sonrasında ülkemizde Burçin Orhon ile yaşadığı beraberlik ile de anılacak olan İrlanda'dan Johnny Logan ''What's another year'' adlı romantik bir şarkı ile kazanır. Aslında o yılki yarışmaya katılan ve bizlerin ilerleyen zamanda daha iyi tanıyacağı tek kişi Logan da değildir. O dönemlerde aramızın pek de iyi olmadığı ve birbirimizden puanlarımızı dahi sakındığımız ve Ajda'nın da yarışmada en büyük rakibimiz olur dediği Yunanistan adına daha sonra ''Eleni'' isimli şarkı ile tanıyacağımız Anna Vassi katılmıştır. Yarışma formatına göre her ülke kendi anadilinde şarkısını söylemek durumundadır ve bu kural 1999 yılına kadar devam eder. Ancak Yunanistan da - tıpkı bizim daha sonraki yıllarda uyguladığımız yöntem gibi- şarkılarda ingilizce kelime kullanmanın bir avantaj olacağı düşünmüş olacak ki nakaratta da kullandıkları şarkılarının adları ''Autostop'' tur. 

Yarışma sonunda bizim durumumuz hiç de beklenildiği gibi değildir. İlk 5 hayalleri ile başladığımız yarışmada Avusturya'dan 3, İtalya'dan 8 ve Fas'tan 12 puan alarak toplamda 23 puan ile 19 ülke arasında 15. sırada tamamlarız. Oylamada ilginç olan bir başka konu da birinci olan İrlanda'ya ne bizim ne de bize 12 puan veren Fas'ın hiç puan vermemiş olmasıdır. Yarışma jurileri arasındaki müzik algısı farkının belki de en açık kanıtı bu olur.  

Alınan bu kötü sonuç sonrası Ajda büyük düş kırıklığı yaşar, ülkeyi terkedererek İngiltere ve Amerika'da yaşamaya başlar. Bu şarkıyı da uzun yıllar söylemez. Ajda'nın ülkeye yeniden dönmesi için 2 yıl, şarkı ile barışarak ''Diva'' isimli albümüne koyması için de 20 yıl gerekecektir. TRT de yaşananları kolay unutmamış olacak ki 2004 yılında yaptığı Eurovizyon Maceramız belgeselinde katılmadığımız 1979 yılını uzun uzun anlatırken 1980'i pas geçerek ertesi yılla devam eder. Tüm bunların yanında bir çok Ajda sever gibi benim de o yarışmadaki favori şarkımın gün yüzüne çıkması bir türlü mümkün olmaz. 

Peki ama aslında Ajda'nın tarzına uygun olan ve içinde disco ritimleri yer alan ''Bir Dünya Ver Bana'' şarkısı neden elenmiştir yarışmadan.

Cenk Taşkan 1981 yılında 4. ve son kez Eurovizyon seçmeleri için bizim Nükhet Duru'dan dinlemeye alışkın olduğumuz ama yarışma performansını Ayşegül Aldinç ile Modern Folk Üçlüsü'nün yaptığı ''İstanbul İstanbul'' şarkısı ile katılır. Şarkı sonraki yıllarda çok meşhur olsa da yarışmadan bir bahane ile yine elenir. Zaten o yıl Cenk Taşkan için hayatının dönüm noktasıdır. Çünki sahnelerde Cenk Taşkan adı ile bilinen bu sanatçımız Ermeni asıllı ve asıl adı Majak Toşikyan'dır. O yıllarda yaşanan ASALA terörü nedeni ile ülkedeki Ermeni asıllı vatandaşlar da huzursuzluk içindedir. 1981 yılında artan baskılar sonrası bir gün evinin önünde çocuğunun okuldan dönüş saatinde bir bomba patlar. Oğlu patlamadan bir kaç dakika ile kurtulmuştur. Ancak bu son durum artık aileyi bir karar verme noktasına getirir ve ülkeyi terkederek Kanada'ya göç ederler. Başarılar kazansın diye şarkılarını yurtdışına göndermeye çalışan sanatçı bu kez ailesini korumak için kendisini yurtdışında bulur. Aradan 15 yıl geçtikten sonra 1996 yılında ancak ülkeye geri döner. Hayatını anlatan kitapta ise bu yarışmalardan çeşitli bahaneler ile elenmesine karşı duyduğu kırgınlığı hissettirirken bunun nedenini azınlık mensubu olmasına yorar. 

Çocukluktan kalma bir soru, yıllar sonra şarkının hikayesine ulaşılması ile sona erer. Sanat ise kimlikler üstüdür ve insanların ortak duyguları ile yaşamaya hep devam eder. 

..............................................................................................................................................................

Not: Bu yazıda elbette çoğunlukla ''Bir Dünya Ver Bana'' parçasını dinledim. Şarkıyı Youtube üzerinden dinlemek isteyenlerin İzzet Öz'ün kanalında ki ''Ajda Pekkan - Bir Dünya Ver Bana 1980'' isimli kaydı dinlemelerini tavsiye ederim.  

Yazıyı yazarken bir diğer esin kaynağım ise zamanında puanlarımızı esirgediğimiz ülke sanatçısı Antomis Remos'tan ''Den Teliosame'' isimli parça oldu. Puanlarımızı esirgesek de aslında onlar ile aynı duygu dünyasını paylaştığımız bu parçanın Özgün'ün seslendirdiği Mühür isminde Türkçe aranjman kaydının olmasından da anlaşılıyor. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kokular

Fatih Sultan Mehmet- Mehmet'in Hikayesi Devam- 2. Bölüm (2. Yazı)

Fatih Sultan Mehmet - Fatih'in Hikayesi 1. Bölüm ( 3. Yazı)