Büyük İskender - İlk Yıllar ( 1. bölüm)

Tarihte pek çok başarılı komutan ve devlet adamı olmuştur. Ama hem başarılı bir komutan hem de saygınlığını yenilgiye uğrattığı milletlere de kabul ettiren  bir devlet adamı olarak çok fazla isim gelmez akla.

Böylesi kim var desek, bu topraklarda doğup büyüyenler için cevap kolaydır.

O, bu toprakların kahramanıdır ama doğdugu yer olan Selanik artık başka bir ülke ile anılır.

Selanik Yunan Makedonyasının bir kentidir. Buradan 90 km uzakta ise yine Yunan Makedonyasının bir başka şehri olan Pella vardır. Bizim hikayemizde bu kentte bugünden yaklaşık 2300 yıl önce doğmuş birine ait.

İlki herkesin kolayca tahmin ettiği gibi Mustafa Kemal.
Diğeri ise Büyük İskender.
Namıdiğer dünyanın sonunu arayan Makedonyalı Kral.

İskender'in hayatını okursanız Mustafa Kemal ile benzerliklerinin sadece Makedonya'da doğmaları ile sınırlı olmadığını görürsünüz.

Bir kere her ikisi de 20 li yaşların başında savaşmak için yola çıkmış ve bir daha doğdukları yere geri dönememişlerdir.

Her ikisi de 10 yılı aşkın zaman savaş meydanlarında yer almış ama yılmamış, yendikleri ulusların bir de onurunu kırmamış,  birisi yerde yatan düşman bayrağını kaldırmış, bir diğeri mağlup ettiği imparatorun cansız bedenini, saygısını göstermek üzere kendi pelerini ile örtmüştür.

Bir tanesinin hayatındaki 19 rakamının etkisi ile Kuran-ı Kerim'deki 19 mucizesinin bağlantısı kurulurken ( ilginç bir şekilde Mustafa Kemal Atatürk ismi de 19 harften oluşur) ,  diğeri için yine Kuran'da bahsedilen Zülkayneyn'in İskender'in kendisi olduğu iddia edilmiştir.

Birisi çölde ordusu susuz kalındığında kendisine verilen suyu askerleri ile aynı kaderi paylaşmak adına reddetmiş, diğeri dağda yorgunluğunu soğuk havada karlar üzerinde askerlerinin yaptığı gibi kıvrılarak atmış, biri  savaş meydanlarında en önde yer almış hatta ölümcül yaralar almış, diğerini cephede patlayan bombadan göğsündeki saati kurtarmıştır.

Her ikisi de kendileri için kader sayılacak savaşları bu topraklarda kazanmış ve hatta Sakarya bölgesi birisi için gerçekleşecek bir kehanetin diğeri için zaferin müjdecisi olmuştur.

Her ikisi de dönemine ve O'nu sevenlerine göre erken yaşta  ( İskender 99 ÷ 3 de , Mustafa Kemal ise 19×3 de) doktorlarının tedavi edemediği bir hastalık nedeni ile bu dünyadan ayrılmıştır.

Ama günümüze gelindiğinde ise geçmişin bu mucizevi kişiliklerini yetiştirdiği düşünülen topraklar ayrı bir devlet olmuş ama tam da aslında böyle olamamıştır.

Nasıl mı? Kısaca anlatalım.

Bugün Üsküp'ün başkenti olan devlete biz Makedonya Cumhuriyeti diyoruz ama dünyanın geri kalanı o şekilde anmıyor.

Birleşmiş Milletlerin yada Avrupa Birliğinin sayfasına girerseniz, bu ülkenin  adının "The Former Yugoslav Republic of Macedonia " gibi garip bir isimde geçtiğini görürsünüz. Yani ülke Macedonia ismini uluslararası alanda kullanamaz.

Neden mi?

Dediğimiz gibi çünkü şu anki Yunanistan'da da bir Makedon bölgesi vardır ve aslında İskender de burada doğmuştur. Bunun dışında aslında Makedonya denilen alan bugünki Bulgaristan sınırlarını da aşar.

Neyse bizim konumuz İskender olarak doğan sonra Büyük  hatta kendine göre tanrı olan kişinin hikayesinde.

İskender'in annesi Olimpia onu yetiştirirken Homeros destanlarında yer alan Aşil  ile oğlunu özdeşleştirmiştir. Küçük bir çocuk için epeyce ağır bir yük.  Ama yaptıkları ile Aşil'i de geçmiştir.

Elbette çocuğun da içinde olacak bu duygu. İskender'in de uyurken yastığının altında 2 şey koyduğu söylenir. Birisi hançeri, diğeri ise Homeros'un İlyadası.

Eğitimi de özeldir.  O dönemin ünlü filozof ve bilim adamı Aristoteles'in onu eğitmesi için Babası 2. Philip epeyce iyi bir ücret ödemiştir.  Ama kazanımlarına bakılınca bu eğitime ödenen her kuruşun hakkının verildiği görülür.

Aslında İskender hocasından çok etkilenmiştir ama O'nun her görüşünü de körü körüne kabullenmemiştir.

Mesela Aristo yunanlılar haricinde kalan diğer medeniyetleri barbar olarak görür. Oysa İskender fethettiği bu yerlerde hiç de öyle davranmaz. Bunun kendi yakın adamları tarafından eleştirilmesi pahasına farklı medeniyetlerin bir karışımı olarak fethettiği yerlerde yeni bir hayat kurmayı dener. Savaş mevdanında yendiği kralın kızını kendine cariye değil eş yapar. Aynı şekilde kralın annesine ve eşine de soylu bir kraliyet ailesi olarak davranılmasını emreder. O kadar ki yıllar sonra İskender öldüğünde Darius'un annesi İskender'in ardından son koruyucusunu da kaybetmenin hüzün gözyaşlarına boğulacaktır.

Başa dönersek İskender'in kişilik özelliklerinin ilk öne çıktığı görülen olay babasına getirilen ama bir türlü zaptedilemeyen bir atı ehlileştirmesidir. O tarihte İskender henüz daha çocuk yaştadır.

İskender atı gözler, at huysuzdur,  yanına kimseyi yaklaştırmak istemez. Babası en sonunda kızar ve atın geri gönderilmesini ister. O sırada İskender babasından rica eder, atı sakinleştirmeyi  bir de o deneyecektir. Babası önce hayır der ama İskender in ısrarı karşısında oğluna bu şansı verir.

İskender ata yaklaşır. O'nun çevresindeki kalabalıktan ve arkada kalan güneşin öne doğru verdiği gölgesinden korktuğunu anlamıştır. Çevresini  boşaltır ve atı güneşe doğru çevirir ve onunla konuşarak sakinleştirmeye devam eder. Sonra bu beyaz atın üzerine biner ve ikisi birlikte uzun yıllar devam edecek bir dostluğun başlangıcına dört nala koşar.

Bu öyle bir dostluktur ki, atı onu savaş meydanlarında ölümlerden kurtaracak, İskender de seferlerinin sonunda atının Hindistan'daki ölümünde onun adına orada bir şehir inşa  edecektir.

Atın ismini de görünümünden esinlenerek Bukafelos  ( bu; boğa,  kafelos ; baş, kafa   yani boğa kafası) koyacaktır.

Adam olacak çocuk hayvanlara davranışından belli olur. Kendisine saygı duyarak itaat etmesini sağlayacağı Makedon olmayan canlı ise sadece bu at olmayacaktır.

Hikayemizin ve İskender'in hayatının devamı bir sonraki yazıya.
......................

not: 2. bölüme aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

http://merakliyazilar.blogspot.com/2017/11/buyuk-iskender-pers-imparatorlugunun.html


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kokular

Fatih Sultan Mehmet- Mehmet'in Hikayesi Devam- 2. Bölüm (2. Yazı)

Fatih Sultan Mehmet - Fatih'in Hikayesi 1. Bölüm ( 3. Yazı)