Türküm ya da Türkülerimiz


"Sarı saçlarını deli gönlüme,

Bağlamışım çözülmüyor Mihriban.

Ayrılıktan zor belleme ölümü,

Görmeyince sezilmiyor Mihriban."

Eski arkadaşlarım ya da beni biraz daha yakından tanıyanlar arada mısralar karaladığımı bilir. Ama şu ana kadar yazdığım hiç bir söz bu satırlarda ki kadar güçlü olmadı. Ve zaten birçok yazdığımda kendime ayrıca bir örneğini almadığımdan kaybolup gitti. Tıpkı yazılmış ve bize ulaşamamış türkülerimiz gibi.

Bilinen ilk türkü 14. Yüzyılda Timur'un Kars'ı işgali üzerine Baykan adlı bir halk şairinin yazdığıdır. Bundan öncesinde de kesin vardır ama maalesef bugüne kalmamıştır.

Türkülerimiz bu coğrafyadandır. Bazı davranışlarımızın tam belirlenemeyen genetik kökenleri gibi, biz kendimizi onlara uzak bile hissetsek, onlar soluduğumuz havada, içtiğimiz suda, davranışlarımızda, yani yaşadığımız hayatta bir şekilde vardır.

Türküler özellikle aşk için söylenmiştir. Ama şimdilerde pop müzikte olduğu gibi sadece aşk için söylenmemiştir. Evladını askere gönderen bir ananın dilinden de söylenmiştir. Dostluk için, memleket hasreti için, kardeşlik için, savaşlarda kaybedenler için, kaybedilen savaşlar için, savaşların yaşattığı acılar, yüksek tepelere kurulan evlerden baba ocağına olan özlem için de söylenmiştir. Kimi zaman anlaşılmamış ve "Hey on beşli on beşli" türküsünde ki gibi bir ağıt, oyun havasına da çevrilmiştir.

Iğdır’ın al alması, hastane önünde ki incir ağacı, gökyüzündeki turna, arpa buğday daneleri, bahçadaki yeşil çınar, ayvada açmış çiçek, çemberdeki gül oya, mahalle baskısına direnen Eftelya.......Hepsi türkülerimizde geçmiştir.

Ve bilgelik.

Neşet Ertaş in söylediği gibi...

"Bir anadan dünyaya gelen yolcu, 

Görünce dünyaya gönül verdin mi ? 

Kimi böyük kimi böcek kimi kul, 

Marak edip heçbirini sordun mu? 

Bunlar neden, nedenini sordun mu?"


Türküler bizi, tarihimizi anlatır.

Mayanızda türkü varsa;

Nice savaşlar görseniz, ne zorluklar ile karşılaşsanız, bir an için çevrenizde hiç kimseniz kalmasa, rütbeleriniz alınsa, hakkınızda ferman da olsa ayakta kalırsınız. 

Ve bütün bir hayatınız boyunca sizin önünde diz çökeceğiniz tek şey yüreğiniz ile dinlediğiniz bir türkü olur belki de!

Ve inanın, hayatta sadece o an diz çökerseniz küçülmezsiniz!

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Koku Alma Duyumuz ve Kokular

Fatih Sultan Mehmet- Mehmet'in Hikayesi Devam (2. Yazı)

Fatih Sultan Mehmet - Fatih'in Hikayesi ( 3. Yazı)